Bu Blogda Ara

2.11.11

VASİYET

Acısız bir ölüm şekli seçmeliyim kendime.. Acısız ve kurtuluşu imkansız bir ölüm olmalı bu.. Bir anda ve sessizce olmalı gidişim.. Vedasız, dönüşsüz, tek yön bir bilet gibi ve gerçek.. Toprağında aşk tohumları yeşeren bir mezarım olmalı.. Ve bu yarım kalmışlık artık son bulmalı..
Bu hayattan sonsuza dek çekip gitmeliyim.. Arkamdan ağlamamalı kimse ve belki de bilmemeli sevdiklerim gözlerimi kapadığımı.. Çekip gitti süsü vermeliyim çok uzak şehirlere, dönmemek üzere… üzülmesin diye kimse..
Bir tek sen bilmelisin artık nefes almadığımı, sensiz boş gelen o dünyada var olmadığımı ve gerçekten nasıl ortadan kaybolduğumu. Bir günü bir yıla eşdeğer kılan aşkının verdiği hüznü ancak ölümle sonlandırdığımı. Yokmuş gibi davrandığın her anın aslında ölümden farksız olduğunu. Aşkından geçmeyi beceremeyen zavallı “ben” in sadece bu yolla senden kurtulduğunu.. Ve ona başka bir  yol bırakmadığını.
Arkamdan sadece sen gözyaşı dökmelisin.
Ve ben ne yaşadıysam hissetmelisin…
Önce  hiç haber alamamalısın benden, garipsemelisin bunu. Merak edip aramalısın.. Ulaşamadığını görünce şaşırmalısın.. Vedasız gitmeliyim senin gibi.. Gerekçesiz, hesapsız, acımasız ve sonsuz olmalı gidişim.. Gecelerce kan kusan yüreğim, gözyaşlarınla ölümsüz olmalı. Başlattığın oyunun, “perdesini kapatamadan” devam etmelisin yoluna. Korku dolu hayatına bir bıçak gibi saplanmalı gerçekler... Son bir defa gözlerinden beni mahrum bırakan sen, ömür boyu beni göremeyecek olmanın pişmanlığını yaşamalısın. Resimlerime her baktığında çığlıklarını duymalıyım bir yerlerden o pişmanlığın.. Tıpkı benim gibi senin de içinde kalmalı söyleyemediklerin. Anlamalısın çığlıklarımı duyuramamanın ne hissettirdiğini  ve engellenmenin içimi nasıl kemirdiğini.. Adım her geçtiğinde sızlamalı içinin en kuytuları. Bana benzetmelisin gördüğün herkesi ve olmadığımı fark ettiğin her an, vurmalısın o güzel başını duvardan duvara. Her hücren hissetmeli eksikliğimi ve özlemelisin delicesine.  Tam unuturken, bir şeyler hatırlatmalı yokluğumu.. Bir resim, bir şarkı, bir koku, bir çocuk ya da bir anı derinlerden çıkıp gelen. Çıldırmalısın sesimi bir kere duyabilmek için ama elinden hiçbir şey gelemez olmalısın.. Beni hayal ederek sarılmalısın bir başkasına, ben olmadığımı anladığındaysa titremeli her yanın acıdan. Her uyandığında sırf nefes alabilmek uğruna, benmişim gibi yastığına sarılıp onunla konuşmalısın. Ağlamak isteyip ağlayamamalısın, tüm yaşlar sol tarafında birikip tıkamalı nefesini. Konuşmak isteyip duyuramamak, görmek isteyip cezalandırılmak yıkmalı seni de. Gururun, onurun ve bütün vazgeçilmezlerin alınmalı aşk tarafından ayaklar altına..  Kendini anlatmak isteyip de susmak zorunda kalmak bitirmeli yaşam sebeplerini.. Haykırmak isteyip de tenha, bensiz tek bir yer bulamamak, kanatmalı tüm gençliğini.. Burnundan getirmeli hayat bütün verdiklerini.. Adımı sayıklamalısın sen de benim yaptığım gibi.. Dua eder gibi ezberlemelisin ismimi.. Her tekrarında daha çok atmalısın içine heceleri.. Hayalini kurmalısın yok yere boş yere benimle ilgili her şeyin.. Elini çekmeli senden de hayat, bırakmalı bir başına seni de aşk..  Uzaklara gitmek isteyip gidememeli, geçtiğin her yeri hüznünle kabusa çevirmeli ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına emin olmanın verdiği sızı, seni de ağlatmalı.. Çaresizlik… Senin de yakana yapışmalı… Bir an olsun unutamamalı, dokunamamalı, içinden atamamalısın beni ve hesap verememelisin bütün bunlar için kendine… TIPKI BENİM GİBİ…
Geri döndürmek istemelisin yaşanan her dakikayı..
Her şey için çok geç olmalı…
Üzerime attığın mevsimlik aşk tohumları, yattığım yerde yeşermeli artık..
Bir ömür gözyaşlarınla sulamalısın onları..

Hiç yorum yok: