Bu Blogda Ara

19.5.11

TARİF

hiç bu kadar özlememiştim seni… çünkü hiç bu kadar yoktun ve hiç bu kadar olmamıştın… başlamamış ve bitmemiş sanki…
hiç bu kadar susmamıştım içimdekileri… çünkü ne karşımdaydın böylesine, ne de uzaktaydın… çoklarından utanan, azlarından kaçan içi dolu cümlelerim vardı oysa, susa susa söyleyeceğim… ama yorgundu çığlıkları, geride kalmışlardı… sadece benim duyduğum, sadece yutkunduğum, hem benim olmayan, bir o kadar da benim cümlelerim… ya çok erkendi her şey için, ya da çok geç şimdi…
satırlar dolusu sustuğum ve yıllarca en özlediğim gecelerden birindeyim şimdi… aslında gecelerden birindeyiz belki…  çünkü aynı karanlık kapatacak yine gözlerimizi… aynı özlem, aynı susmak sabahlatacak yine bütün vazgeçişleri… yıllardır olduğu gibi…
çığlık çığlığa özlemek istiyorum seni…
ama öyle ‘’gitmek” öyle “susmak” ki tarifin, ne özleyebilirim ne de konuşabilirim artık seni…  
ipek sindelışık

5.5.11

ÜÇ KURUŞLUK SEVDALAR...

Bütün yüzler eskilerden bakmaktaydı… o günlerden, o anlardan… bir uçurum kenarından…  eski bir parfüm kokusundan… belki de tek başına yürüdüğüm o sokaktan… gelirdin bazen… giderdin aniden… bu anlamsız tekrarlarda boğulurdu yüreğim… ama bilirdim hep aynı aydınlıktaydı gidip gelişlerin… kilitliydi bir yanın çoğu zaman… hep bilinmez, hiç anlaşılmazdı… birgün gittin… günler ayları kovaladı, aylar mevsimlerin ardından koştu durdu… yıllar kaldı geride yerli yersiz… bazen özlem koktu, bazen nefret… kimi zaman nefret yağdı aramıza, kimi zaman umut damlaları tuttu ellerimi senmişsin gibi… alıştım gidişine… kabullendim… bazen de unuttum seni… her ne olduysa, geçip giden yitirilen her neyse, değeri vardı birşeylerin… eskilerden bakan bütün yüzlerin,  kırmızıydı tek rengi… gerçekti… aradan yıllar geçti… aradan aşklar geçti… paragraflarca, dizelerce;  yazılar, şiirler yürüyüp gitti… ve… aşkın üç kuruşa düştüğü zamanlardayız şimdi… kırmızılar siyaha dönmüş, şiirler ölmüş, mevsimler bitmiş… eskide kalmış her şey… ayın karanlık yüzü gelmiş oturmuş yüreğine sevdaların… üç kuruşluk sevdaların… gözyaşlarıyla sulanan o ömürlük sevdalar, yalana siyaha bırakmış yerini… ne bir koku kalmış burunda tüten, ne bir şarkı tutulmuş hatırlandıkça dinlenen…  ömür bitmiş… sevdalar tükenmiş… bunca kötü, bunca karanlık varken, acaba şimdi, sen bu üç kuruşluk sevdaların neresindesin sevgilim? 
6-5-11
İpek sindelışık