Bir anda gidişinin ardından geçen uzunca hüzün ve her gün
batımında dönmeme ihtimalinle yüzleşmeye alışmış kabullenişlerimleyim…
Ayaklarım yerden kesilirdi ya hani, şimdi bir zımba gibi
kaldırımlar, dibe çekerken beni…
Hala sana ağlatıyorum gülüşlerimi…
Sevdiğin ne varsa üstüme kaldı senden sonra… Asla unutulmadı
ve kimse dokunamadı…
Sadece benimle kaldı…
Bildiğim ne varsa bıraktığın kadardı…
Gülüşünün izleriyle çınlarken yer gök, hayatım ellerini bir
uzatışına bağlıydı…
Çok ağladım; duymak için çırpınırken, senden kalan ayak
seslerini…
Gelişine hazır, gidişine nemliydi ömrüm… Ellerindeydi…
Sendeydi çıkmazlarım, sen o yolların en sonundaki barınaktın…
Şimdi bunca beklerken ve yıllarca özlemişken seni, ellerinin
dönüşüne adıyorum yitik sevinçlerimi…
Terk edilmiş bir balıkçı kahvesi sessizliğindeyim…
Bir suni teneffüs anı kadar çaresiz, bir ölümü kabullenmek
gibi beklemek gelişini…
Çünkü hala senin sevdiğin kadar bütün bildiklerim…
Döneceğin geceye saklıyorum son nefesimi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder